3 Şubat 2016

Kabuk Tutmayan Yaram

ile Celal Özdemir

Of ulan of …
Yine bu akşam bir hoşum.
İt öldüren içtim, çakır sarhoşum.
Film gibi mazi gözümden geçti .
Bulamadım,
Bulamadım durduracak makinisti .
Baştan sona seyrettim her kareyi .
Ulan ben seni ne çok seviyormuşum,
Şaraba gitti bak yine her kuruşum .

Hey gidi günler hey …
Ne sevdaydı be o sevdamız.
Yan yanayken el ele tutuşmadığımız ,
Diz dizeyken ten tene dokunmadığımız ,
Vedalaşırken bile sarılmadığımız ;
Çaresizce bakışıp, ağladığımız ,
Öylesine saf, öylesine temizdi .

Of ulan of ,bir daha of …
Ne hayallerimiz vardı be ;
Okul bitince geri gelecektim,
Seni babandan isteyecektim .
Hiç hesaba katmadığımız;
Suçumuz yokken suçlandığımız ,
On iki Eylül kesecekmiş yollarımızı !
Ben nereden bilecektim ?

Ah bu kafam ah …
Ne seni görmeye gelebildim ,
Ne sana bir mektup yazabildim .
Ne haberini aldım, nede yollaya bildim.
Dört yıl sonra firar bitti enselendim.
Ertesi gün tek celsede temizlendim .
Berat edip sonra salıverildim
Gelmez miydim ben sana ‘
Bırakacaklarını bilseydim.

Sonra sılama,yanına koştum.
Taşınmıştınız mahallemizden.
Arayıp izini bulmuştum .
Allah’ım nasıl sahnelerdi öyle !
Titremelerimiz, iç çekmelerimiz.
Bağları çözülen dizlerlerimiz ,
Yerinden fırlayan yüreklerimiz ,
Sanki yeniden yeşermişti ümitlerimiz .

Bakıştık öylece suçlu ve tedirgin
Nereden çıktın oldu, bana ilk dediğin
Bende muzipçe milli Piyangodan demiştim .
Sanki o an dünyaya yeniden gelmiştim.
Sense son sözünü, meğer geriye gizlemişsin .
Benden umut kesince, başkasıyla sözlenmişsin.

Çekip gittim,arkama bile bakmadan .
Dur dinle deyişine aldırmadan,
Şimdi ne haldesin bilmem ama;
Yıllardır kurtulamadım ben !
Kurtulamadım,bu kabuk tutmaz bu yaradan…

 

Celal Özdemir